İçmimarlık öğrencileri hatta mezunları olarak tahmin ediyorum ki hepimiz yıllardır benzer sorular ile karşılaşıyoruz. Örneğin ''Mimarlık tutmadı mı? '' bunların başında geliyor. Kendi adıma konuşmak gerekirse, aynı soruların defalarca yöneltilmesi beni artık rahatsız etmiyor. Bu sayede mesleğim ile ilgili ön yargıları kırıp insanlara doğru bilgiler verebileceğim bir fırsatım oluyor. Ancak beni asıl rahatsız eden, ben zaman içinde bu soruların azalacağını düşünürken hiçbir şekilde azalmamalarıdır.
Mesleğimiz elbette ilk zamanlarına göre çok daha iyi bir yerde ve çok daha iyi tanınıyor. Ancak ben hala olması gereken yerde olduğunu düşünmüyorum. Mesleğimize yönelik ön yargılar bunun en büyük sebeplerinden biri. Strüktür, malzeme bilgisi, akustik ve mobilya yöntemleri gibi birçok ders görmemize rağmen hala içmimarlık dendiğinde insanların aklında dekorasyondan ötesi canlanmıyor. Daha kötü olan yanı ise içmimar olmak için eğitim almasına rağmen birçok öğrencinin mezun olduktan sonra yalnızca dekorasyon işleri yapması.
Bunların yanında geleceğimiz ile ilgili konuşurken insanlara tasarımcı unvanı ile mezun olduğumuzu ve yalnızca içmimarlık yapmak zorunda olmadığımızı, çok geniş iş olanaklarımız olduğunu da söylüyoruz. Yani başta kendimizi ardından da ailemizi ve arkadaşlarımızı bu mesleğin tek şansımız olmadığına ikna etmeye çalışıyoruz. Gerçekten de bu bölümden mezun olduğumuzda yapabileceğimiz birçok iş var. Geniş imkânlara sahip olmak da gençlerin fazlaca gelecek kaygısı duyduğu ülkemizde rahatlatıcı bir düşünce. Fakat eğitimini aldığımız meslekten başka seçenekler olduğunu düşünmek ve daha mezun olmadan ailemizi bu şekilde teselli etmek zorunda olmak bence çok üzücü.
Maalesef elimizde olmayan ya da değiştirmeye gücümüzün yetmeyeceği noktalar var. İnşaat sektöründeki çarpık hiyerarşi tek başına bir içmimarın müdahale edemeyeceği kadar karmaşık. Ancak yine de mimar-içmimar tartışmasına son verebilir, ülkemizi mimari ve tasarımda çok daha iyi bir yere getirmek için beraber çalışmaya başlayabiliriz.
Tüm bunlar düşünüldüğünde gerçekten zor bir bölümde okuyoruz. Kaliteli tasarımları sağlıklı bireyler ve sağlıklı şehirler için yapmak zorundayız. Üstelik bunların lüks değil ihtiyaç olduğuna yine en başta inşaat sektörünü ikna etmemiz gerekiyor. Ancak bu zorlu durum bizi pes ettirmemeli, aksine itici bir güç oluşturmalı.
Tercih yapmadan önce bizlere mesleğimizi hakkıyla tanıtan biri olmamış olabilir. Ancak içmimar adayları olarak bizden sonra gelenlere mesleğimizi en iyi şekilde tanıtmak bizim görevimiz olmalı. GİM gibi platformlar özellikle iç mimarlık okumayı düşünenler için önemli yol göstericiler olabilir. Bunun dışında kişisel olarak yaptığımız her tasarımda da mesleğimizin hakkını vermeye çabalamalıyız. Etik değerlerimizi kaybetmeden ülkemizdeki tasarım anlayışını iyi yönde değiştirmek bizim elimizde.
Ümidinizi kaybetmeyin, mesleğimizi hep birlikte hak ettiği yere getireceğiz.
Ecemnaz YAŞAR
Hacettepe Üniversitesi İçmimarlık Öğrencisi
Comments