Yılbaşı denilince Tim Burton severlerin aklına gelen başyapıt; The Nightmare Before Christmas!
Tim Burton'ın belki de en klasikleşmiş yapıtlarından biri olan The Nightmare Before Christmas, 1993 yapımı müzikal bir filmdir. Bu animasyon yapım, aynı zamanda stop motion tekniği kullanılarak yapılmıştır.
Film başlangıcında ormanda daire şeklinde dizilen ağaçlardan her birinin farklı bir tatil kasabasının anahtarı olduğu görülüyor. (Paskalya Bayramı, St. Patrick's Bayramı, Şükran Günü, Noel, Cadılar Bayramı vs.) Halloween Town'da yaşayan ve Cadılar Bayramı'nın yıldızı olan İskelet Jack Skellington, 365 günde 1 kere kutlanan bu bayramdan eski tadı alamıyor... Ölü köpeğinin ruhuyla birlikte (Zero) ormanda umutsuzca yürürken, diğer kasabaların girişlerine ulaşıyor.
Ağaçların gövdesinde yer alan bayram sembollerine bakan Jack, Noel ağacı olan kapıya bakakalıyor ve sihirli bir şekilde Christmas Town'a gidiyor. Bu kasabanın farklılığıyla büyülenip Halloween Town'a geri dönüyor ve kasabada yaşayan yaratıkları Noel kutlamaları için hazırlamaya başlıyor.
Filme mimari bir yaklaşımda bulunursak, klasik Tim Burton ruhunu bu yapımda da görmemiz mümkün. Filmlerinde kasaba mantığını sıklıkla kullanan Burton, belirli akımlara da göz kırpıyor. Aslında tamamen fantastik bir tasarıma sahip olan bu yapım; Tim Burton'dan ve yapımlarından bağımsız olamayacağı için, bilinçaltında esinlendiği tasarım akımları hakkında yorum yapılabilir kılıyor.
Noel Gecesi Kabusu, oldukça gotik bir üsluba sahipken, yine dekonstrüktivist üslup üzerine de yorumlanabilir. Örneğin Halloween Town'da yer alan yapılar gotik üslübun çağrışımını yapmakta. Gotik üslubun temelinde kullanıcıya acizlik hissiyatını vermek olduğundan, günümüzde de korku teması gotik üslubun adeta sağ kolu konumunda. (Gotik Mimari hakkında daha önce yayınlamış olduğum bir yazımda detaylı bilgiler yer almakta.) Korku teması dışında kasabaki yapılara bakıldığında; devasa yüksekliklere iç hacimde olmasa da dış konumlanmada yer verildiği görülüyor. Aslında bu da Gotik Mimari de yer alan -devasa- hissiyatını vermekte bir aracı oluyor. Ayrıca yamuk çizgiler, eğik ve daire formları da alışılagelmiş çizgilerden bağımsız olduğu için dekonstrüktivist yaklaşımı da çağırıyor. (Gotik Kral Tim Burton 1'de detaylı bilgiler bulunmakta.)
İç mekanlardaki donatılarda yer alan kıvrımlı hatlar aslında yine masalsı bir yaklaşım iken, ister istemez Art Nouveau akımını akıllara getiriyor. Art Nouveau üslubunda yer alan romantik yaklaşım, bu fantastik ve korku temasını yumuşatmakla sorumlu oluyor.
Endüstri Devrimi'ne tepki olarak ortaya çıkan Art Nouveau akımı, sanayileşmenin sanatı öldürdüğünü düşünen savunucularıyla hayat bulmuştur. Gotik sanatını savunan Estetikçi William Morris, Mimar Antoni Gaudi bu akımın önemli isimleri arasında. Antoni Gaudi'nin: "Gotik tarzını taklit ya da tekrar etmemeli, sadece devam ettirmeliyiz." cümlesi, aslında Gotik üslubun ve Art Nouveau'nun birbirini bütünleyebilen tarzlar olduğunu düşünmemizde bir yere kadar destek oluyor. Bol bol işleme ve süslemenin yer aldığı bu akım, 4 aşamalık farklı yollara girse de 19. yy. ve 20 yy. süresince tahtını korumuştur. Klasizmi reddeden Art Nouveau savunucuları, ilhamlarını su altı yaşamından, bitkisel motiflerden, kıvrımlı formlardan, kadın figürlerinden almış, Paris'in kadınları, gece hayatı da çeşitli sanat dallarında ilham kaynağı olmuştur. Avrupa kökenli bu akım, zamanın ideolojisine de tepki olarak doğmuştur. Sosyalist bir ideoloji olarak ortaya çıkmış olan Art Nouveau, zamanla sadece zengin koleksiyonerlere hitap etmeye başlamıştır çünkü endüstriyelin ve teknolojinin gelişimiyle tercih edilen tasarımlar sanayileşmeye yönelik olmuştur. El emeği olan süslemelere ise işçilik maaliyeti biçilerek, fakir işçi kesiminin ilgi alanından çıkmıştır. İdeolojik amacında tutarsızlığa düşerek ününü gelişen zamana anı olarak bırakmıştır.
The Nightmare Before Christmas filminde yer alan Christmas Town'ın izleyiciye daha normalmiş gibi gelmesinin sebebi ise; -tıpkı Art Nouveau akımının karşıt olduğu gibi- sanayileşme sonucunda ortaya çıkan bir kasaba modeli olmasından kaynaklanıyor. Hatta yer yer modernizmin masalsı anlatımıyla birleştiği bile söylenebilir.
Aslında Jack'in ait olduğu yerden ayrılarak, normalleşmek(?) istemesi: "Kime göre neye göre normal?" sorusunu da beraberinde getiriyor. Sıradışı olarak tanımlanan Tim Burton (Gotik Kral Tim Burton 1'de detaylı bilgi yer almakta.) bu kez sıradışılığın normal kabul edildiği bir dünyadan, normal diye kabul ettirilmeye çalışılan dünyaya eleştirisel yaklaşımda bulunuyor...
_____________________________________________________________________________________
"Herkese Mutlu Noeller!
Ve iyi geceler..."
-Jack Skellington
_____________________________________________________________________________________
Sana da Jack! :)
Bir sonraki filmde görüşmek üzere!
Aybüke AYDEN
İçmimar
Comments