‘’Gerçek çoğu zaman karartılır ancak hiçbir zaman sönmez.’’
-Titus Livius
Cave of Forgotten Dreams (Unutulmuş-Kayıp Düşler Mağarası) Alman yönetmen Werner Herzog’un ilk üç boyutlu filmi olup 30. İstanbul Film Festivali'nde gösterime sunulmuştur.
Herzog’un anlatımına göre otuz iki bin yıl önce insanların kullanımında olan bu mağara girişi bir deprem sonucu kapanıyor ve 1994 yılında başka bir yerden açılan delikle yeniden keşfediliyor. Chauvet Pont-d’arc mağarasının duvarlarında otuz/otuz beş bin yıl öncesine ait olduğu düşünülen çizimler, araştırma boyunca bilimin ve tinin birleşiminden oluşan sözcükleri bizlere armağan ediyor.
Aslında bu belgeselde bahsedilen mağara insanlık tarihine dair bilinenleri değiştirir nitelikte. Giriş kapısının deprem sonrası aşağıya inmesiyle ve o yıllara ait en gelişmiş çizimleri içerisinde barındırmasıyla gözleri daha da üzerine çekiyor.
Mağaranın yolu ahşap ve engebeli, girişi ise kaşiflerin ancak sürünerek geçebileceği kadar dar. Çelikler ile genişletilip bir kasa gibi kilitlenerek içeriye seçili kaşif ve bilim insanları girebiliyor. Herzog bize yapılan testler sonucu sekiz yaşlarında bir çocuğa ve bir kurda ait oldukları anlaşılan yan yana iki tane ayak izi gösteriyor: '’Kurt çocuğun peşinde mağaraya mı girdi yoksa arkadaş mıydı? Bunu asla bilemeyeceğiz.’' diyor.
Bu sekans da yine tüm dinlerde ayak izinin kutsal bir şey olduğunu hatırlatıyor bizlere. Hümanist bilim adamlarının bu mağaraya neden kutsal bir emanet gibi yaklaştıklarını anlar gibi oluyoruz.
Mağaranın içinde öncelikle molozlar, farklı tavan ve yer şekilleri; bir noktada ise avuç içi ile resmedilmiş kırmızı benekler bulunmakta. Mağaranın giriş kısımlarında ilginç bir şekilde hiç çizim yok. Araştırmacılar bunu o zamanlarda mağaranın belli bölgelerinin güneş almıyor oluşuyla, zifiri karanlıkta çizim yapamayacakları için oralarda çizimler olmadığı şeklinde yorumluyorlar.
Mağarada ilerledikçe öncelikle duvarda mağara ayısı tasvirlerini görüyoruz. Çizimler o kadar yeni gözüküyor ki adeta orijinalliğini sorgulatır nitelikte ancak bu çizimlerin üzerinde oluşması binlerce yıl alan bir katman bulunmasıyla çizimlerin orijinal olduğuna kanaat getirebiliriz.
Mağara ayısından sonra da birden farklı at çizimlerini görüyoruz. En önemlisi de Ünlü Atlar Paneli köşesi; en dikkat çekici kısım ise içlerinden bir hayvanı sekiz ayaklı çizmeleri. Yani hayvanları hareketli gibi göstermeye çalıştıklarından dolayı belki de ilk animasyon denemesi örneklerinden biri bile diyebiliriz. Zamanla karbon testleri ile çizimlerin ne zaman yapıldığı tahmini olarak bilinse de bu mağarada birçok şey hala gizemini korumakta.
Belki Herzog'un bahsettiği Unutulan Düş, otuz iki bin sene önce gördüğümüzü unutup 20. yüzyıl icadı sandığımız bir sinemadır…
İçmimarlık Öğrencisi
Meryem E. BURAK
Comments